12.09.2017
Diyanet İşleri Başkanvekili Dr. Ekrem Keleş, Dini Yüksek İhtisas ve Eğitim merkezleri görevlilerine yönelik düzenlenen seminerin açılış programına katıldı.
Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğünce Afyonkarahisar’ın Sandıklı İlçesinde düzenlenen ve dört gün sürecek eğitim seminerinin açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanvekili Keleş, Türkiye’nin muhtelif illerinde görev yapan ilim heyetiyle bir arada olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Müslümanların tarihin en zor süreçlerinden geçtiği bu dönemde sizin gibi ilim heyetine büyük görevler düşmektedir” dedi.İslam dünyasında yaşanan gelişmeler ve Diyanet’in üstlenmesi gereken görevlerin de konuşulduğu seminerde katılımcılara hitap eden Başkanvekili Keleş, şu hususlara değindi;
“Müslümanlar yalnızca coğrafi, fiziki, maddi değil, kalben, zihnen ve fikren de bir bölünmüşlükle karşı karşıyadır…”
Müslümanlar olarak tarihin en zor süreçlerinden birini yaşamaktayız. Yalnızca coğrafi, fiziki, maddi bir bölünmüşlükle değil kalben, zihnen, fikren de bir bölünmüşlükle de karşı karşıyayız. Bu dağınıklın ve bölünmüşlüğün sıcak çatışmalara dönüştüğü coğrafyalarda, bırakın İslam’ın temel değerleriyle bağdaşmasını insani değerlerle de asla bağdaşmayan bir takım tablolarla karşı karşıyayız. İslam dünyasında yaşanan problemler askeri, siyasi ve ekonomik alanda yaşanan sıkıntılar had safhaya ulaşmış ve bütün İslam alemini ateşten bir çember gibi kuşatmıştır. Bazıları dine isnat ettirdikleri bir takım gerekçelerle birbirlerini tekfir etmekte ve yine dine isnat ettikleri gerekçelerle birbirlerinin kanını dökmekteler. Mevcut durumun arka planında üst akıl olarak nitelendirebileceğimiz güçlerin yönlendirmeleri olsa da böyle bir tablonun ortaya çıkmasında dini anlama ve yorumlama bakımından çok büyük problemlerin olduğu da inkâr edilemez bir gerçektir.
“Müslümanlar birbirleriyle uğraşırken Arakan’da Müslümanlar zulmün en çirkin tablolarını yaşamakta ve yurtlarından edilmektedirler…”
Yalnız müntesiplerini değil, bütün insanları ilahi rahmet etrafında birleştirmeyi hedefleyen İslam dininin mensupları bugün İslam’ın rahmetini insanlığa taşımaktan çok uzak bir vaziyettedirler. Müslümanlar içine düştükleri durumdan çıkamazken İslam’ın düşmanları hedeflerini adım adım gerçekleştirmenin sarhoşluğu içerisinde, Müslümanları birbirlerine daha fazla düşürme ve onları yurtlarından etme planı içindedirler. Müslümanlar birbirleriyle uğraşırken Arakan’da Müslümanlar acımasızca zulmün en çirkin tablolarını yaşamakta ve yurtlarından edilmektedirler. İslam’ın medeniyet merkezleri yerle bir edilmiş, tahrip edilmiştir. Asırlar boyunca yan yana yaşamış komşu olarak dostluklarını göstermiş, İslam medeniyetinin en güzel örneklerini sergilemiş Müslümanlar, bugün kargaşa içindedirler.
“Türkiye bütün mazlumların umudu haline gelmiştir…”
Böyle bir tablo karşısında omuzlarımıza aldığımız yükün büyüklüğü kendisini daha bir hissettirmektedir. Türkiye bütün mazlumların umudu haline gelmiştir. Türkiye’nin mazlumların sığınağı haline geldiği bir dönemde Diyanet İşleri Başkanlığı da din güvenliğinin temini ve toplumda dini huzurun sağlanması bakımından bir rol model olarak İslam dünyasında görülmeye başlamıştır. Diyanet İşleri Başkanlığının bu rol modelliğini besleyen en önemli kaynaklardan biri ise Dini Yüksek İhtisas merkezleridir.
“Diyanet’in varlığı milletimizin din güvenliğinin sağlanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır…”
Din eğitimi ve öğretimi muhtelif yerlerde bir güvenlik sorunu haline gelmiştir. Hâlbuki ülkemizde Diyanet’in varlığı milletimizin din güvenliğinin sağlanmasında çok önemli bir rol oynamaktadır. Son zamanlarda İslam dünyasında yaşananlara bakıldığında bu durum daha iyi hissedilmektedir. Köklü ilim geleneğimizin ortaya koyduğu muazzam usuller çerçevesinde bilgiyi günümüz şartlarına göre yeniden üreten bir işleve kavuşması zarureti vardır. Bu konuda İhtisas merkezlerimize büyük görevler düşmektedir.
‘Dini Yüksek İhtisas-Hizmet İçi Eğitim Merkezleri Eğitim Görevlileri Seminer’ine 9 Dini Yüksek İhtisas Merkezi ve 15 Eğitim Merkezi Müdürlüğünden yaklaşık 200 görevli katıldı.